İlk Dağcılık Kulübü

Türkiye’nin ilk dağcı ve kayakçı kulübü
DAĞCILIK KULÜBÜ*

        Uludağ’da kar yine yolları kapadı. Uludağ yine şenlendi bu günlerde. Uludağ’ın, Türkiye’nin en büyük kış turizmi merkezi olması hiç de kolay olmadı sevgili okurlar. Cumhuriyet’ in ilk yıllarında kış turizmi, kayak sporu gibi kavramlara yabancıydı. Türkiye’de dağcılık sporu ve kayakçılık, Bursa’da faaliyet gösteren Bursa Dağcılık Kulübü sayesinde başladı. Çünkü Dağcılık Kulübü Türkiye’nin ilk dağ ve kayak kulübüdür.
        Bir süredir 70’lik delikanlı Akın Altıok ile e-mail’leşiyoruz. Akın Altıok, Bursa’da Dağcılık Kulübü’nün kurucusu olan Saim Altıok’ un oğlu. Akın Altıok, ülkemizin yetiştirdiği ünlü atletlerimizden biri. Bursa’da yaşadığı yıllarda  yaz ve kış sürekli Uludağ’a çıktığını, o küçük yaşına rağmen  otobüslere ulaşmak için  Kirazlıyayla’ ya kadar kayarak indiğini yazıyor. Bursa’daki spor yaşantısı, sonraki yıllardaki sporculuk yıllarında önemli başarılar kazandırmıştı o’na. Atletizm dalında 1952 Olimpiyatlarına katılmış, 1951 yılında düzenlenen Akdeniz Oyunları’nda üçadım atlama dalında  ise birincilik kazanmıştır. Bu madalya, Akdeniz Oyunları’nda 50 yıl boyunca kazanılan 7 altın madalyanın ilkidir.
        Akın Altıok, bazı dergi ve kitaplarda çıkan dağcılıkla ilgili yazılarda, Dağcılık Kulübü’nden söz edilmemesine haklı bir tepki gösteriyor. İşte bu nedenle; ülkemizde bir çığır açan Dağcılık Kulübü’nü hem Bursalılara, hem de tüm ülkemiz dağcılarına, sporcularına ve doğa severlerine tanıtmak istiyorum.

Sanat Okulu’nda kayak yapılıyordu

        1932 yılında, Türkiye’nin ilk doğa ve kayak derneği Dağcılık Kulübü, bir avuç doğasever tarafından kurulmuştu. Kurucular: Başkan Saim Altıok, eşi öğretmen Şahsine, öğretmen Hacer Kalkan, Enver Namar, İhsan Celal Antel, eşi ve oğlu Şerif Antel, Selahattin Daci, Saatçi Mehmet Ağa, gazeteci Musa Ataş, eşi güzellik kraliçesi Şefika Hanım, Abdülhamit Eczanesi ortaklarından Nusret, Fotospor Hakkı, Foto Neşet, yıllarca Kayakevi müdürlüğü yapmış Mustafa San, yüksek mühendis Nihat ve Saim beylerle eşleri.
        Aslında kulübün ne zaman kurulduğunu tam olarak belirleyemedik. Çünkü Sedat Ataman’a 1933 yılında kurulduğunu yazarken, kuruculardan Musa Ataş ise 1930 yılında, 10 kişilik bir müteşebbis heyet tarafından kurulduğunu yazıyor(**). 1934 Yıllığı’na göre ilk yönetim kurulu şu isimlerden oluşmaktaydı: Başkan Saim (Altıok) Bey, umumi katip Musa (Ataş) Bey, muhasebeci Tayyar Bey, üyeler İhsan Celal (Antel), Ecz. Nusret Bey ve Nihat Bey. 1944 yılında ise Başkan İhsan Celal Antel, katip Selim Süter, üyeler Turgut Karatal, Dr. Cevat Tahsin Peksun, Sedat Ateş idi.
        Kuruculardan Sanat Okulu öğretmenlerinden Selahattin Daci, Avrupa’dan getirttiği kayakların örneklerini Bursa’da el emeği ile okulda yaptırmıştı. Sazlıklardan aranıp, kamış bambudan kayak sopası bile yapılmıştı. Okulun torna-tesviye, testere tezgahlarında el emeği ile yapılmış kayaklar, Avrupa malı kayaklardan hiç farkı olmadığı gibi daha da sağlamdı.

Dağa Yolculuk...

        Uludağ’da özellikle kayak sporunu yapabilmek için, her şeyden kışın dağa çıkmak gerekiyordu. 1930’lu yıllarda Uludağ çıkmak ise hiç de kolay değildi. Çünkü bir yol yoktu. Yol olsa da, kar nedeniyle otomobillerle çıkmak mümkün değildi. Sporcuları ve doğa tutkunları ancak Dağcılık Kulübü’nün rehberliğinde Uludağ’a çıkabilirdi. Dağcılık Kulübü, Setbaşı’ndaki Halkevi önünden kalkan otobüslerle, Uludağ’a gidebilirdi.
        Gazeteci Musa Ataş, Dağcılık Kulübü’nün dağcı ve sporcuları üç yoldan Uludağ’a çıkardığını yazmaktadır: Birincisi; şoseden, otomobille giden yoldu. Fakat bu yol karla kaplı ve pahalı olduğu için herkes için önerilmez.
        İkinci yol Elmaçukuru-Karabelen yolundan yaya veya katırla yapılırdı. Bu yol, güneydeki dağ köylerini yolu olduğu için, yolculuk sırasında adım başında yolcuya rastlanabilirdi. Bu yoldan çıkmak için bir gün önce Dağcılık Kulübü’ne başvurup, bir katır kiralatılırdı. İsteyenler katırlara binerek Karabelen’e çıkar, isteyenler yaya yürür, fakat çantalarını katıra yüklerlerdi. Yol döne döne yükselir. Gökdere boğazından insana heybet veren muhteşem yamaçlarından geçilerek iki saatte Elmaçukuru köyüne ulaşılırdı. Bazen burada dinlenilir, üçüncü saatte Karabelen’deki İmdatevi’nin ve karayolunun bulunduğu mevkiye varılırdı. Buradan itibaren artık dağcılar kayak takmak zorunda kalırlardı. Bursa’dan 3-4 saat sonra ancak kayakla otele ulaşılabilirdi. Karabelen’de Dağcılık Kulübü’nün bir hamal servisi vardı. Burada kayakçılar, bir ücret karşılığında çantalarını köylülere taşıtırlardı. Otel yolunda ikinci durak Otelgözü’ydü. Burada önceleri güzel bir sığınak vardı.

Dağcılık Kulübü’nün Bursa’nın sosyal hayata etkisi

       Yurdumuzda batılı anlamda bir kayak sporunun başlaması ancak Bursa Dağcılık Kulübü’nün kurulmasıyla mümkün olmuştu. Kulüp bayanların da bu sporu yapmalarını teşvik etmiş, kurucuların bir kısmı da bayan olmuştu. Böylece bayanlar da 1930’lu yıllarda batılı hemcinsleri gibi kayak sporunu yapma imkanına kavuşmuştu. Kulübün Uludağ’da düzenlediği ulusal ve uluslararası faaliyetler sonunda Bursa’nın sosyal hayatı gelişmiş, gerek sportif, gerekse turistik  alanda önem kazanmıştır. 1950’li yıllarda Uludağ’da bir çok uluslar arası kayak yarışmaları yapılmıştır. Bursa’da kayak ve dağcılık zevkini aşılamış olan Dağcılık Kulübü lokali de.Bursa’daki birçok sosyal etkinliğin merkezi olmuştur. Lokalinde gayet nezih bir gazinosu ve yanındaki havuzlu yazlık bahçesi halka açıktı.
        Uludağ’da dağcılığın gelişmesi için önce bir dağ oteli yapılmıştı. Ancak insan eliyle Uludağ’da ilk imar 1904 yılında Bursa valisi Raşit Mümtaz Paşa tarafından atılmıştı. Cumhuriyet’ in ilk yıllarında Vali Fatin Güvendiren tarafından Uludağ yolu yapılmaya başlanmış, büyük bölümü de açılmıştı.
        1935 yılında Dağcılık Kulübü tarafından, C.H.P. İl örgütünün yardımıyla,Cennetkaya mevkiinde bir Kayakevi kurulmuştu. Dağ Oteli’nin hemen arka tarafındaki Kayakevi 110 yataklı olup, zamanla oldukça konforlu bir otel halini almıştır.

        1934 Yıllığı’na göre Uludağ’da giden yol özerinde ve dağın muhtelif yerlerinde sığınıklar, emniyet tertibatı ile gerekli tüm işaret direklerinin kısa bir zamanda yapılmıştı. İstanbul ile yabancı ülkelerden gelen sporcular için her türlü tesisler ile Uludağ yolunda Sığınak evi ve Karabelen’de 60 kişinin sığınabileceği bir imdat evi yapılmıştı. Özel idarenin yaptırdığı dağ otelinin 17 odasıyla, iki salonu bulunuyordu.
        1938 yılında Bursa Dağ Sporları Kulübü adını taşıyan kulüp, bu tarihte Tayyare Sineması’nın altındaki büroda faaliyetteydi. 1940’lı yıllarda Uludağ’daki üç otelle, Otelgözü, Karabelen sığınakları dahil olmak üzere tümünü Dağcılık Kulübü işletmekteydi. Kulüp hiçbir kâr gütmeden, halka açık, ucuz bir biçimde işletmecilik yapmaktaydı.
        Bursa Dağcılık Kulübü, Türk sporuna, dağcılığına yaptığı katkıları hiç kimse görmemezlikten gelemez. Dağcılık Kulübü’ne sadece Bursa değil, tüm ülkemizin saygı duymalıdır. Dağcılık Kulübü aracılığı ile geçmişte veya bugün, dağcılık alanında hizmet veren tüm sporcu ve doğa severleri saygıyla anıyorum.


(*) Raif Kaplanoğlu; Bursa Hakimiyet Gazetesi,31.3.2002 (Pazar ilavesi)
(**) Kulübün bağımsız bir kulüp şeklinde kuruluş tarihi 24 Nisan 1933’dür.Bu konuda “Uludağ ve Unutulan Kulüp Bursa Dağcılık Kulübü” başlıklı yazıya bk.