ULUDAĞ’ın çevresi gençliğinin doya doya alacağı spor gıdasına, kendi toplayacağı enerjik sistematik çalışmalarına her mevsimin vereceği tabii alanlarla doludur. Başta Uludağ mevsimi bitmeyen tabii ve şahane bir alanda diğer illerden , hatta yabancı uluslardan gelenleriyle de sayılı bir ün alır. Yaşamak istiyorum, şairim, ressamım, filozofum, şuyum buyum, insanım diyenler mazisinin celalü şanını her dem ak başıyla bulutları yırtıp semalara ser çeken dik bakışıyla heybetli menazırını saklayamadığı halin giryei husranını gösteren yılankavi, zikzaklı yollarından arasıra tırmanarak Uludağ’a çıkarken kendi aleminde nelere rastlanmaz ki? Hele o ak saçları çözülürken tutamadığı buz gibi söz yaşlarından meydana gelen Nilüfer çayı yosmasına hiç esirgemeden sunduğu kaynaklariyle eteğini öpen çilekeş ovasının mübarek yüzünü yalayarak kıvrıla kıvrıla suladığı, tenine can ve içindekilere dirilik veren kudretini ilahi bir bakışla gözbebeklerinde titrediği an ziyaretçilerinin kendinden geçtiği, kendine gelinceye kadar vecdü istiğrak hayatı geçirdiği görülür. Yükseldikçe angın ve bilgin doktor raporuna göre hücrelerimizin emdiği ultraviyole şuası her yerde bulunmaz bir kazançtır. Bu dağın oldukça uzun tarihçesini bırakıp bu günkü durumuna geçelim.
1925 yılında İstanbul ve Bursa Coğrafya encümenine bağlı bir Kurul, dağda uzun boylu incelemelerde bulunduktan sonra Keşiş ismini Uludağ’a çevirerek asıl adını buldu. 2551 rakımında olan Uludağ’a yaya olarak 23 saatte çıkılabilir. Buradan açık bir havada Evliya Çelebinin dikildiği noktada duran bir adamın göz zaviyesine girebilenleri: Batıdan İstanbul’un Yedikulesi, Sultanahmed’in altı minaresi, Ayasofya sol tarafında Gelibolu dağlarını fark eder; arkasında Kütahya dağlarını seçer, sağda Söğüt dağlarını da her halde bulur.
Geçen 4-5 seneye kadar düşünülmeyen, garip kalan Uludağ, kendini şaldır şuldur akan billur gibi saf sularıyla, çağlayanlarının ruha heyecan veren köpüklü fıkırdamaları, artık hırçınlıklarından ürkenleri ılık-temiz-ürperdici değişikliği havalarıyla ulvi sinesine çekmeği, her mevsimdeki ziyaretçilerini istenilen güzellikler içinde neşelendirmeği vazife edinmiştir.
Uludağ kış sporcularını sırtına aldığında; her gezgine, büründüğü ebedi beyaz mantosu üzerinde hoplamağı, zıplamağı, sıçramağı, kaymağı, kaydırmağı hiç bir sakarlık ve sakatlık yapmadan taşır. Yazın 12-15 metreden kısa olmayan levent endamlı yeşil fistanlariyle piliselenmiş ve uşşaka gizli bir şeyler fısıldayan lahudi sadalı haykırışlarla ırgalanan çam gelinlerini, meftunlarına en mahrem yerlerini örten nevcivanlar gibi belden aşağısını berf ile kefenpuş saklamakda hiçbir ihmali yoktur. Kışın 2-3 kilometre ara ile fırsat gözeden mihmandarlarını tehlike anında derhal ılık sinesine alacak konforlu sığınakları; telgraf direklerine, şuraya buraya, göze görünen her yere dikili işaretlerle kayakçıları bir ana gibi hiç korkusuz kucağına çeker. Bu sığınaklarda her şey bulunduğu gibi telefon da vardır. 2000 mt. deki ‘Uludağ Otel’inden başka 1952 mt. de B.D.K. Kayakevi vardır. Burası yaz kış her zaman herkeze açıktır. Çok ince bir düşünüş farkı olarak alkollü içkiler yasak, fakat ehli dil ve keyif esbabına muhitini üzmeden kendi aleminde her türlü eğlencesine dalması serbesttir. Üyelerine sabah kahvaltısı, öğle akşam yemekleri dahil yatmasıyla 24 saat için “100 krş” yani bir papeldir. Yazın otokarlar buraya kadar çıkabilirler. İlkbaharda Karabelen’e çıkan oto, kayakçılara 12 buçuk kilometre yolu kayaklarla yürüterek Uludağ oteline vardırır. Otokarlar Bursa’dan kışın ancak 10-12 buçuk kilometre yol alırlar. Bursa Karabelen arası 21 buçuk kilometre. Bursa B.D.K Kayakevi arası 34 kilometredir. Uludağ’ın koynundan ayrılmayan ezeli aşkdaşları. Çam ormanları, 1800 metreden sonra azalır ve biter.
Uludağın Alp, Karpat-Apenin-Pirene zincirleme dağlarındaki korkunç , mühlik hengamelerden ayral yaradılışı spor uşşakına, her cins meraklılarına kendini sevdirerek gittikçe artan kayakçı kafilesine Avrupalı yoldaşlarını da eksik etmiyor. Bu dağın binlerce yüz sene geçiren ihtiyar yaşına, gençliğindeki kesin, yalçın kayalarıyla müthiş ve cehennem gayyasını andıran hevlengiz uçurumlarını uzun deprem ve tesiratı hariciye ile yuvarlayıp, toparlayarak yoğurduğu esnada öyle tatlı meyiller meydana getirmiştir ki hiçbir tehlikeye düşmeden kayakçıları, yaya yürüyenleri ürkütmez.
Uludağ Otel’ine her gün çıkan ve inen otobüs saatleri; Bursa’dan saat 8 de hareket, Uludağ’dan dönüş saat 20. Pazar günleri 8 den 10 a kadar harekete hazır muhtelif otobüs, otomobil vardır. İnsan başına ücret 100-125 kuruştur.